2 Nisan 2014 Çarşamba


Yerli ve yabancı işportacı

Türkiye’ye çeşitli şekilde yasal veya yasal olmayan yollarla giriş yaparak hayatlarını burada devam ettiren bir çok insanla karşılaşmak mümkün sokaklarda. Her biri farklı işlerle meşgul olan bu insanlar farkında olmasak da hayatlarımızı etkiliyor. Onlardan ucuz bir çakmak, hediyelik eşya veya cüzdan alıyoruz. Onlar hayatlarını kazanmaya çalışıyor bizlerse yanlarından geçip gidiyoruz.


Emre BAŞTUĞ
Fotoğraflar / Emre BAŞTUĞ


Bizler onların farkında olmasak da, bazıları onlarla hayatın tam da ortasında birlikte yaşamaktalar. Yani işportacılar. Özellikle kendi ülkelerindeki işsizlikten dolayı Türkiye’ye iş bulma umuduyla gelmiş olan bu insanların bazıları, herhangi bir sokağa tezgah açarak toptancıdan aldığı malları satıp hayatını kazanmaya çalışıyor. Ancak onlarla aynı işi yapan diğer yerli işportacılarla aynı ortamı paylaşmak ve anlaşmak zorunda kalabiliyorlar.


 Mustafa Yılmaz / İstanbul - Karaköy 

‘İnsandır onlar da, ekmek parası kazanmak zorundalar’

Otuz yıldır bu iş yapan Cemal Yılmaz tezgahını Karaköy’de açıyor. El feneri, pil, hesap makinesi, hediyelik eşya veya kimi zaman kemer ve gözlük satıyor. İşlerin eskisi kadar iyi olmadığını söyleyen Cemal, yurt dışından gelerek kendilerine komşu esnaf olan göçmenlerden şikayetçi değil. ‘İnsandır onlar da. Devlet onlara sahip çıkmayınca, ekmek parası kazanmak zorundalar’ diyerek yabancı işportacıların haklı olduğunu belirten Cemal, aslında onlardan biraz da şikayetçi.
Çünkü, diğerlerinin sattığı malların aynısından alarak onların karşısına geçerek daha uygun satıyorlar malları. Bu durum ise Cemal ve diğerlerinin işlerini etkiliyor. Ama ne olursa olsun onlara kızmıyor Cemal. İş güvencesi ve sigortası olmayan bu insanların mecburiyetten bu işi yaptıklarının farkında.  




























İbrahim Sarı / İstanbul - Karaköy



Yerli işportacı ve işgaliye

Yirmi beş yıldan bu yana işportacılık yapan İbrahim Sarı ise zaman zaman yabancı işportacılarla problem yaşasa da onların burada olmalarından çok rahatsız değil. Ancak onların ucuza mal vermesi ve turistleri daha çok çekmesi kendisinin işlerini eskisine göre düşürmüş. Ancak onun işlerinin düşmesinin asıl sebebinin büyük alış veriş mağazalarının açılmış olması olduğunu söylüyor. Belediye’ye işgale parası ödeyen İbrahim ve diğer işportacılar gibi yabancı işportacılar işgaliye ödemek zorunda değiller çünkü onların burada yasal çalışma hakları bulunmamakta. 



Fotoröportaj




‘Bir tespih beş kağıt’

Suriye’den gelen Mustafa şu an  İstanbul Cennet Mahallesi’nde oturuyor. Kendisinin beş çocuğu bulunmakta. Onların geçimini ve kira parasını ödeyebilmek için tespih satıyor. ‘Bir tespih beş kağıt’ diyen Mustafa, tespihleri Kapalıçarşı’dan toptan alarak İstanbul’un farklı yerlerinde satıyor. Kıt kanaat geçindiklerini söyleyen Mustafa, her şeye rağmen kazanda aşının kaynadığını ve yatacak yerin kirasını ödeyebildiğini belirtiyor. Tespih satma işinin zor olmadığını ancak, bu işi yaparken yaşadığı en büyük problemin Belediye görevlileri olduğunu anlatan Mustafa, birkaç defa tespihlerini zabıtaya kaptırdığını söylüyor. 





























Mustafa (sağ) Suriyeli / İstanbul - Sultanahmet 


Dünyanın farklı bölgelerinden Türkiye’ye göçmek zorunda kalanlar, işportacılık işini sadece buradaki hayatlarını idame ettirmek için değil, aynı zamanda geride bıraktıkları ailelerinin geçimi için de yapıyorlar. Özellikle Afrika’dan gelen göçmenler bulundukları yerlerde çok ucuza çalışıyorlar. Onların burada işportadan kazandıkları ise hem kendilerinin buradaki ihtiyaçlarını hem de ülkelerindeki ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamaya yetiyor. Bu insanlar, fotoğraf çekimi ve ses kaydı konusunda oldukça hassaslar. Çünkü bir çoğu Türkiye’ye Turist olarak gelmiş ancak vize tarihi dolmasına rağmen ülkelerine geri dönmemişler. Bir yandan polisten kaçan bir yandan da müşteri bulmak için akşama kadar ayakta bekleyen bu insanlar,  özellikle ekonomik olarak hem kendi hayatlarını hem de hiç bilmedikleri bu diyardaki başka hayatları etkiliyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder