Yerli ve yabancı işportacı
Türkiye’ye
çeşitli şekilde yasal veya yasal olmayan yollarla giriş yaparak hayatlarını
burada devam ettiren bir çok insanla karşılaşmak mümkün sokaklarda. Her biri
farklı işlerle meşgul olan bu insanlar farkında olmasak da hayatlarımızı
etkiliyor. Onlardan ucuz bir çakmak, hediyelik eşya veya cüzdan alıyoruz. Onlar
hayatlarını kazanmaya çalışıyor bizlerse yanlarından geçip gidiyoruz.
Fotoğraflar / Emre BAŞTUĞ
Bizler onların
farkında olmasak da, bazıları onlarla hayatın tam da ortasında birlikte yaşamaktalar.
Yani işportacılar. Özellikle kendi ülkelerindeki işsizlikten dolayı Türkiye’ye
iş bulma umuduyla gelmiş olan bu insanların bazıları, herhangi bir sokağa
tezgah açarak toptancıdan aldığı malları satıp hayatını kazanmaya çalışıyor.
Ancak onlarla aynı işi yapan diğer yerli işportacılarla aynı ortamı paylaşmak
ve anlaşmak zorunda kalabiliyorlar.
Mustafa Yılmaz / İstanbul - Karaköy
‘İnsandır onlar da, ekmek parası
kazanmak zorundalar’
Otuz yıldır bu iş
yapan Cemal Yılmaz tezgahını Karaköy’de açıyor. El feneri, pil, hesap makinesi,
hediyelik eşya veya kimi zaman kemer ve gözlük satıyor. İşlerin eskisi kadar
iyi olmadığını söyleyen Cemal, yurt dışından gelerek kendilerine komşu esnaf
olan göçmenlerden şikayetçi değil. ‘İnsandır onlar da. Devlet onlara sahip
çıkmayınca, ekmek parası kazanmak zorundalar’ diyerek yabancı işportacıların
haklı olduğunu belirten Cemal, aslında onlardan biraz da şikayetçi.
Çünkü,
diğerlerinin sattığı malların aynısından alarak onların karşısına geçerek daha
uygun satıyorlar malları. Bu durum ise Cemal ve diğerlerinin işlerini
etkiliyor. Ama ne olursa olsun onlara kızmıyor Cemal. İş güvencesi ve sigortası
olmayan bu insanların mecburiyetten bu işi yaptıklarının farkında.
İbrahim Sarı / İstanbul - Karaköy
Yerli işportacı ve işgaliye
Yirmi beş yıldan
bu yana işportacılık yapan İbrahim Sarı ise zaman zaman yabancı işportacılarla
problem yaşasa da onların burada olmalarından çok rahatsız değil. Ancak onların
ucuza mal vermesi ve turistleri daha çok çekmesi kendisinin işlerini eskisine
göre düşürmüş. Ancak onun işlerinin düşmesinin asıl sebebinin büyük alış veriş
mağazalarının açılmış olması olduğunu söylüyor. Belediye’ye işgale parası
ödeyen İbrahim ve diğer işportacılar gibi yabancı işportacılar işgaliye ödemek
zorunda değiller çünkü onların burada yasal çalışma hakları bulunmamakta.
Fotoröportaj
‘Bir tespih beş kağıt’
Suriye’den gelen
Mustafa şu an İstanbul Cennet
Mahallesi’nde oturuyor. Kendisinin beş çocuğu bulunmakta. Onların geçimini ve
kira parasını ödeyebilmek için tespih satıyor. ‘Bir tespih beş kağıt’ diyen
Mustafa, tespihleri Kapalıçarşı’dan toptan alarak İstanbul’un farklı yerlerinde
satıyor. Kıt kanaat geçindiklerini söyleyen Mustafa, her şeye rağmen kazanda
aşının kaynadığını ve yatacak yerin kirasını ödeyebildiğini belirtiyor. Tespih
satma işinin zor olmadığını ancak, bu işi yaparken yaşadığı en büyük problemin
Belediye görevlileri olduğunu anlatan Mustafa, birkaç defa tespihlerini
zabıtaya kaptırdığını söylüyor.
Mustafa (sağ) Suriyeli / İstanbul - Sultanahmet
Dünyanın farklı
bölgelerinden Türkiye’ye göçmek zorunda kalanlar, işportacılık işini sadece
buradaki hayatlarını idame ettirmek için değil, aynı zamanda geride
bıraktıkları ailelerinin geçimi için de yapıyorlar. Özellikle Afrika’dan gelen
göçmenler bulundukları yerlerde çok ucuza çalışıyorlar. Onların burada
işportadan kazandıkları ise hem kendilerinin buradaki ihtiyaçlarını hem de
ülkelerindeki ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamaya yetiyor. Bu insanlar,
fotoğraf çekimi ve ses kaydı konusunda oldukça hassaslar. Çünkü bir çoğu
Türkiye’ye Turist olarak gelmiş ancak vize tarihi dolmasına rağmen ülkelerine
geri dönmemişler. Bir yandan polisten kaçan bir yandan da müşteri bulmak için
akşama kadar ayakta bekleyen bu insanlar,
özellikle ekonomik olarak hem kendi hayatlarını hem de hiç bilmedikleri
bu diyardaki başka hayatları etkiliyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder